Allah resulünü KURAN’a muhalif
sözler söyleme konumuna getirenler, bu rivayetleri çoğaltıp yayarak bir konum
elde edenler bilerek veya bilmeyerek
baştan beri Müslümanları bir
birine düşürmüş, Kuran’a iman ettik diyenlerin farkında olmadan, Kuran karşıtı
söylemler üretmesine sebep olmuştur. Üretilen en büyük iftira ve yalanlardan birisi, Allah ın
anlaşılır dediği kitabı anlaşılmaz ilan etmişlerdir. Daha sonra lafzını
bozamadıkları kitaba uydurma anlam ve tevillerle bu kitabı ancak peygamber
açıklar mantığını ileri sürerek bu yalanlarını uydurma rivayetlerle
beslemişlerdir… İşte bunların en başta gelenlerinden bir örnek;
" Sizden biriniz süslü koltuğuna yaslanmış adama, benim
hadislerimden biri okunur da o kişinin vaziyetini hiç bozmadan `Bizlerle sizler
arasında Allahu Teala`nın kitabı (Kuran-ı Kerim) vardır. Ondan bulduğumuz helal
şeyleri helal sayıyoruz, haram olarak bulduğumuz şeyleri de haram kabul ediyoruz`
deme zamanı yaklaşmıştır. Sizleri de ikaz ediyorum Kuran-ı Kerim`de bulunan
bütün hükümler haktır ve Resulullah`ın haram kıldığı şeyler Allah`ın haram
kıldığı şeyler gibidir.` (Ebu Davud, Süne, 6 hd: 4604; Tirmizi İlim, 10 hd:
2664; İbn Mace Mukaddime, 2 Ahmed, Müsned, 1/6 IV,21; Tahavi, Şerhu mánia, IV
209; İbn Hibbam, I, 107 Darekutni, Sünen IV, 287)"
Kuran’a uyup uymadığına bakılmadan, metin tenkidi ve
araştırması yapılmadan adı sahih olan kitaplara doldurulan bu tür yalan rivayetler
arasında yukardaki iftiranın farklı versiyonları vardır.
Sonuç
olarak bu yalanların söylediği şudur;
Nisa 113, Bakara 151 ve daha bir çok yerde yüce Rab’ın Allah resulüne kitap
dışında hikmeti ve bilmediği şeyleri öğrettiğini ifade ederken, bunlarla neyin
kast edildiği de ayetlerin önünde yada devamında anlatılmış olmasına rağmen, bu
zihniyet ilgili ayetlere anlam kaydırması yaparak, buradaki Hikmet'ten kastın
da; Kur’an’dan bağımsız gayri metlüv olarak inen ayrı bir vahiy olduğu, bunun
da sünnet ve hadis olduğunu dini yeni öğrenen nesillerin beyinlerine
yerleştirmişlerdir. Daha Sonra bu isabetsiz yorumu açık kapı olarak görenler
Kuran’a söyletemedikleri yalanı, iftirayı, rüşveti, her türlü namussuzluğu,
uydurdukları rivayetlerle peygambere söylettirmişlerdir
Bu yalanların içinde inananlara Kuran’ın islamın anlaşılması
ve yaşanmasına yetmeyeceği, Kuran’ yeter diyenlerin de gelecekte hadis ve
sünneti red edeceklerinin işaret edildiğini yine uydurdukları hadis yoluyla müminlerin
itibar ettikleri kaynaklara sokuşturmuşlardır. İşin garibi bu hadisi
peygamberimiz Hayber dönüşü koltuğa oturarak naklettiği tabakat kitaplarında
yer alırken, hadisi nakledenin birisi Hayber fethine hiç katılmadığı, diğer
nakilci Miktan bin ise Hayber in fethi sırasında çok küçük bir çocuk olduğu yine
ilk kaynaklarda yer almaktadır. Bu çelişkiyi herkesin araştırıp bulması elbette mümkün
olmamakla birlikte bu yalanı bilerek satanlar ve o sahtekarlardan din satın
alanların vay haline! Din her satıcıdan alınacak bir mal değildir! Araştırma
kültürünü yok edenler, batılı tenkit edenlere yapılan düşmanlıklar, kendi
doğrusunu başkalarına dikte ettirenler yüzünden geldiğimiz nokta; Müslümanların
bugünkü zelil hali! Bölünme, birbiri ile kavga, tefrika, dalavere üç kağıt her
türlü namertlik ve sahtekarlık.! Netice; Açlık sefalet ve kan……..Böyle bir Allah dini düşünebiliyor
musunuz?..!.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder